Published on Şubat 5th, 2019 | by admin
0Merkez Efendi
MERKEZ EFENDİ
Halvetiyye tarikatının Sünbüliyye koluna mensup olan Merkez Efendi, döneminin ileri gelen sufî, hekim ve âlimlerindendir. Asıl adı Mûsa olup, künyesi Ebü’t-Takî, lakabı ise Merkez Muslihuddin’dir. Genel olarak Merkez Efendi veya Merkez Halife olarak tanınır. 1463’te Denizli’nin Sarı Mahmudlu köyünde dünyaya geldi. Kuvvetli bir zekâya sahip ve ilim öğrenmeye son derece meraklı olan Merkez Efendi, ilköğrenimini memleketinde tamamladı. Yüksek tahsilini ise Bursa ve İstanbul’daki medreselerde yaptı. Tefsir, hadis, fıkıh ve tıp ilminde öğrenim gördü. Tahsili sırasında bir ara tasavvuf yoluna girmeye karar veren Merkez Efendi, Karaman veya Amasya’ya giderek Halvetiyye şeyhlerinden Habib Karamânî’ ye mürid olmak istemiş, ancak şeyh manevi eğitiminin başkası elinden olacağını ifade ederek Merkez Efendi’yi geri çevirmiştir. Bunun üzerine İstanbul’a dönen Merkez Efendi, Fatih’teki Etyemez Tekkesi şeyhi Mirza Baba’ya intisap etti ve kızı Hatice Hanım ile evlendi.
Merkez Efendi, güvendiği şeyhlerden hiçbirinin tam olarak tabir edemediği bir rüyasını, bir başka rüyasında Sünbül Efendi’nin zorla odasına girip tabir ettiğini gördü. Bunun üzerine dergâhına giderek Sünbül Efendi’ye intisap etti. Halvetiliğe girip çile çıkardı ve tasavvufta yüksek mertebelere ulaştı. Merkez Efendi,Sünbül Efendi’den hilafet aldıktan sonra Aksaray’daki Kovacı Dede Tekkesi’ne şeyh olarak atandı. Bir müddet burada faaliyet gösterdikten sonra Kanûnî Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan’nın isteği ve Sünbül Efendi’nin tenbihi üzere Manisa’ya gitti. Hafsa Valide Sultan’ın yaptırdığı külliyenin zaviyesinde hocalık yapan Merkez Efendi, burada birçok öğrenci yetiştirdi. Bu dönemde Valide Sultan’ın hastalanması üzerine kırk bir çeşit baharattan oluşan bir macun yaptı. Mesir macunu olarak şöhret bulan bu macundan şifa bulan Valide Sultan, macunun herkese dağıtılmasını istedi.
1529’da şeyhi Sünbül Efendi’nin vefatı üzerine İstanbul’a gelen Merkez Efendi, Koca Mustafa Paşa Külliyesi’ndeki tekkenin şeyhi oldu ve hayatının sonuna kadar bu görevi sürdürdü. 1552’de İstanbul’da vefat ettiğinde, Mevlanakapı karşısında kendi adıyla anılan cami ve zaviyesinin yanında defnolundu. Cenaze namazı Fatih Camii’nde Şeyhülislâm Ebussuûd Efendi tarafından kıldırılmıştır. Yaşamında olduğu gibi kendisine gösterilen sevgi ve hürmet vefatından sonra da devam etmiş, Merkez Efendi Türbesi İstanbul halkının en önemli ziyaretgâhlarından biri haline gelmiştir.
MERKEZ EFENDİ TÜRBESİ
Merkez Efendi Türbesi, kendi adını taşıyan külliye içerisinde yer alır. Külliyenin çekirdeğini oluşturan tekkeyi Merkez Efendi ve mensupları bizzat inşa etmişlerdir. Farklı zamanlarda ilaveler yapılarak genişleyen külliye; cami, tevhidhane, türbe, çilehane, kuyu, şadırvan, taamhane, derviş hücreleri, selamlık, hünkar köşkü ve hamamdan oluşmaktadır. Türbenin 1552’de Merkez Efendi’nin vefatını müteakip Yavuz Sultan Selim’in kızı Şah Sultan tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Ancak kare planlı bu türbe günümüze ulaşmamıştır. II. Mahmud tekkeyi büyük bir yenilemeye tabi tutmuş, cami, türbe ve tevhidhane yeniden yapılmıştır.Yine bu dönemde türbeye bazı tekke şeyhlerinin ve ailelerini sandukalarını barındıran dikdörtgen planlı bir bölüm eklenmiştir.
Türbe içte sade bir görünüm arz etmektedir. Esas türbe içeriden bağdadî sıva, dışarıdan kurşun kaplı bir kubbeyle, ek bölüm ise kiremit kaplı kırma çatıyla örtülüdür. Türbenin batı cephesinde, kilit taşlar çıkıntılı, yuvarlak kemerli üç pencere vardır. Cephenin kısa ahşap saçağı en sağdaki pencerenin hizasında ileriye doğru genişlemekte ve bir ziyaret sakıfı niteliği kazanmaktadır. Bu sakıfın ortasında, Sünbülîliğin simgesi olan Sünbül çiçekleri ile bezeli bir göbek konmuş bunun çevresine ise Merkez Efendi’ye ithaf edilmiş
“Bes tevessül sana bu türbe-i iksîr-turâb
Bundadır sür yüzünü Merkez-i kutbü’l-aktâb” beyti yazılmıştır. Merkez Efendi’ye ait olan kesimin duvarları, kubbe eteğine kadar XIX. yüzyılda Avrupa’dan ithal edilmiş çinilerle kaplıdır. Kubbe içerisinde yıldızlı gökyüzü görünümünde bir bezeme yer alır. Kubbenin hemen altında yer alan Merkez Efendi’ye ait sanduka ahşap parmaklıklar içerisine alınmış olup, XVII. yüzyıl üslubunda sedef ve bağa kakmalıdır. Sandukanın önünde Hattat Aziz Efendi’nin yazdığı Osmanlıca bir levha bulunmaktadır.
Türbede, Merkez Efendi, ondan sonra gelen bazı şeyh ve aileleriyle birlikte toplam on beş sanduka yer alır.